41658 entry daha
  • bilinen homo sapiens izleri yaklaşık 300 bin yıla uzanıyor. ilk modern insanın 100 bin yıl önce afrika’dan ayrıldığı düşünülüyor. uzun bir avcı toplayıcı dönemi devam ediyor. neredeyse yok olmanın sınırlarına geliyor. sanayi devrimi ise sadece son 200 yılda ortaya çıkıyor. ilk uçak ile aya ayak basma arasında sadece 66 yıl var. son 30 yılda inanılmaz teknolojik gelişmeler ortaya çıkıyor. yapay zeka neredeyse her 6 ayda bir bizi şaşırtacak yeni özellikleri ile ortaya çıkıyor. bilginin işlenmesi o kadar verimli ve hızlı ki önümüzdeki 5 sene kanser gibi birçok hastalığın tedavisinin olabileceği düşünülüyor. bu gelişim hızı ile 50 sene sonrasını tahmin edebilmek, 2000 sene önce bu günleri tahmin edebilmekten daha zor artık.
    yine de bu baş döndürücü teknoloji ve bilimin yanısıra bir arada yaşamayı, üzerinde yaşadığımız dünyaya saygılı olmayı, kısacası medeni olmayı mutlaka öğrenmeliyiz.
  • türkiye'nin adolf hitler'i oyalaması.

    --- spoiler ---

    yeni harpte düşman, cepheden önce cephe gerisini yıkmaya uğraşır. ilk kale kalbindir, sarsılma.
    --- spoiler ---

    adolf hitler'in yunanistan'a saldırması savaştan yeni çıkmış yeni ve genç türkiye cumhuriyeti'nin vatandaşlarını korku ve paniğe sürüklemişti. özellikle trakya bölgesi ve istanbul'dan iç bölgelere devlet kontrolünde göç başlamıştı.

    adolf hitler sınırlarımıza yaklaşmama konusunda ankara'ya güvence veriyorsa da, ankara ve özellikle ismet inönü haklı olarak hitler'e hiçbir şekilde güvenmiyordu. haziran 1941'e gelindiğinde hitler'in türk karasularına kadar uzanan kısmı harp sahası ilan etmesi ve türkiye'yi avrupaya bağlayan meriç nehrindeki tüm köprüleri bombalayıp yıkması ile resmen ikinci dünya savaşı türkiye'nin kapısına dayanmıştı.

    ilerleyen günlerde hitler türkiye'ye köprüleri yeniden inşa etmeyi ve bölgedeki demiryolu hatlarının kontrolünü türkiye'ye bırakmayı teklif etmişse de, türkiye bunu dolaylı yoldan savaşa katılması anlamına geleceği için bu teklifi sürüncemede bırakarak resmen hitleri oyaladı ve tarafsızlığını sürdürdü.

    bazı gazete küpürleri:

    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    *
  • insan beyninin arka kısmında ufacık bir yer vardır. bu yer, ön taraf, arka taraf, bir de orta taraf olmak üzere üç kısma ayrılır. ön kısımda iki bölüm, orta kısımda bir bölüm, arka kısımda ise iki bölüm vardır. ön kısımda biri hiss-i müşterek, diğeri hayal denilen iki havas vardır. hiss-i müşterek, her şeyin suretini, fotoğrafını alır. mesela; insan bir kurdu gördüğünde hiss-i müşterek hemen onun suretini alır ve kuvve-i hayaliyyede yerleştirir. demek hiss-i müşterek, görünen şeylerin fotoğrafını çeker. çektiğini kendi tutmuyor, hayalde yerleştiriyor. arka bölümde ise vahime ve hafıza namları altında iki havas vardır. kuvve-i vahime, görünen şeylerin manasını anlar. mesela; kurdu görür görmez korkmaya başlar, titrer. yani onun manasını anlar ve daha sonra o manayı götürüp kuvve-i hafızada yerleştirir. demek vahime manayı anlar, hafıza ise o manayı muhafaza eder. orta bölümde ise, kuvve-i müfekkire veya mutasarrıfa vardır. akıl dediğimiz nesne ki en güçlüsü orasıdır. o tefekkür eder. acaba alınan şekil ve mana doğru mudur, değil midir? kurt muydu, değil miydi? o korkmak manası doğru mudur, değil midir? diye muhakemesini yapar. bütün bunlar bir anda olup zaman geçmiyor. göz kurdu görür, kulak kurdun sesini işitir, hiss-i müşterek onun suretini alıp hayale verir. vahime korkmak manasını alıp hafızaya verir, kuvve-i müfekkire de bütün bunları düşünüp kontrol eder.
  • yazıldı mı buraya bilmiyorum ama günlerdir sindirmeye çalıştığım bilgidir de. serdar kuzuloğlunun haddini aşan yaşam rehberi podcastında geçiyor.

    avcı-toplayıcı dönemde yaşayan insanlar günde sadece 1-2 saat çalışıp şu an hayatta olan insanlardan çok daha iyi, kaliteli besleniyormuş.

    ayrıca biz hayatımızı idame ettirmek için, eğer zengin değilsek, en az 8 saat çalışmak durumundayız. yediklerimizin ne halde olduğunu da okuyucunun takdirine bırakıyorum. alın bu bilgi ile ne yaparsanız yapın.
  • oyun teorisine (bkz: game theory) göre reklam engelleyicilerin reklamının yapılmaması gerekliliği.

    2023 verilerine göre tüm internet kullanıcıların % 33'ü reklam engelleyici kullanıyor (kaynak). bu rakam % 100'e yaklaşırsa sizce ne olur? yeni içerik üretimi durur. daha kötüsü internette bedava faydalanadığınız mevcut hiç bir içeriği ve hizmeti bulamazsınız. eski içerikleri bile kimse sunamaz. amazon.com.tr'ye girip alışverişinizi yapar, cocacola.com.tr'ye girip şirketin tarihçesini okursunuz. bugün sövdüğünüz google'da arama yapabilmek için bilmem kaç tl 99 kuruşa aylık abonelik satın alırsınız. ne youtube kalır, ne facebook-instagram, ne internet haberciliği, ne de ekşi. yani, reklam engelleyicilerin yaygınlaşması = parayla satılan çok az içerik. bana inanmazsanız aha dayılara sorun :)

    bunun oyun teorisi ile alakasını ise abd'nin kyoto protokolü'nü imzalamaması örneği üzerinden açıklayabiliriz. abd açısından en karlı seçenek diğer ülkelerin protokolü imzalarken kendisinin imzalamaması idi. böylece sera gazı azaltılması sayesinde gerçekleşecek iklim krizi iyileşmesinden faydalanacak ancak kendisi endüstriyel faaliyetlerini tam gaz devam ettirebilecekti ve bunu başardı. tıpkı çoğunluğun reklam engelliyici kullanmaması sayesinde kullanan azınlığın hem reklamsız internetin konforunu sürmesi hem de online içeriğe bedava ulaşabilmesi gibi. kyoto protokolü'nü kendisi gibi hiç bir ülke imzalamasaydı abd açısından en kötü 2. seçenek gerçekleşmiş olurdu. hem iklim krizinin derinleşmesinden etkilenir hem de herkes endüstriyel faaliyetlerine eskiden olduğu gibi devam ettiği için bu noktada bir avantajı kalmazdı. yani reklam engelleyici örneğinde herkesin reklam engelleyici kullanması gibi.

    sözün özü reklam engelleyici kullanın, fakat reklamını yapmayın. kullanmayan koca yürekli çoğunluğun görüp tıkladığı reklamlar sayesinde internet şimdiki haliyle var :) yani online içeriğin parasını onlar bizim yerimize de ödüyor.

    bu arada, influencer'lar batacak mutlu musunuz asdfghjklkjhgfds.
  • ispanya'daki futbol kulüplerinin isimlerinde geçen "real" kelimesi, ingilizce'de ki gerçek anlamıyla alakası yoktur. ispanyolca'da royal yani "kraliyet" anlamına gelir. bu kelime, kulübün geçmişte ispanya kraliyet ailesi'nden bir onay veya himaye aldığını gösterir. ispanya'da birçok futbol kulübü, kraliyet ailesi tarafından verilen bu özel statüyü onurlandırmak için isimlerinde "real" ifadesini kullanır. bu durum genellikle kulübe prestij ve saygınlık katar.

    tarihsel olarak, ispanyol kralı ya da kraliçe, futbol kulüplerine bu unvanı vererek onlara kraliyetle bir bağlantı ve kraliyet ailesinin resmi desteğini simgeleyen bir özellik kazandırmıştır. örneğin, real madrid, real sociedad ve real betis gibi kulüpler, bu tür kraliyet izinlerini almış ve bu yüzden isimlerinin başında "real" ifadesini taşırlar.
  • bir döneme damga vuran buraları yıkılıyor benden yıkılıyor her gün peşime bıyıklı takılıyor şarkısını şakşuka tarık mengüçün yazması. büyük adamsın
  • modern felsefi klasikler

    1. ludwig wittgenstein - philosophical investigations : felsefi soruşturmalar, 20. yüzyıl felsefesinde önemli bir eser olupdilimizin doğrudan gerçeklikle karşılık geldiği düşüncesine ayrıntılı bir eleştiri sunar. yazar, kelimelerin anlamının doğal olmadığını, daha ziyade belirli yaşam biçimleri içindeki kullanımlarından kaynaklandığını savunuyor. kitap ayrıca dil oyunları kavramını da tanıtıyor ve dil anlayışımızın bir oyunun kurallarını öğrenmeye benzediğini öne sürüyor. yazar dilin sınırlarını, anlamanın doğasını kamusal ve özel dil arasındaki ilişkiyi anlatmaktadır.

    2. martin heidegger - being and time : varlık ve zaman, insan varoluşunun ayrıntılı bir analizi aracılığıyla “varlık” kavramını inceleyen önemli bir eserdir. kitap, varoluşçu ve fenomenolojik düşünceyi inceleyerek insanların dünyayla ve kendi varoluşlarıyla nasıl ilişki kurduğunu inceliyor. çalışma ayrıca, insanların sahip olduğu belirli varlık türünü tanımlamak için kullanılan bir terim olan "dasein" kavramını da tanıtıyor.

    3. john rawls - a theory of justice : bir adalet teorisi, yazarın eşitlikçi olmasına rağmen bireysel haklara saygı duyan bir adalet modeli önerdiği modern siyaset felsefesinde ufuk açıcı bir çalışma sunmaktadır. rawls, adaletin doğru ilkelerinin, özgür ve rasyonel kişilerin yer aldıkları ‘orijinal pozisyon’da bir bilinmezlik perdesi arkasında; toplumdaki kendi yerlerini, sınıflarını, ırklarını cinsiyetlerini, yeteneklerini, zekalarını ve güçlerini, hatta iyi/değer kavramlarını bilmeden üzerinde anlaştıkları ilkeler olduğunu ileri sürer. buna göre rawls, türettiği adaletin iki ilkesinin, özgürlüklerin dağıtımını, sosyal ve ekonomik değerleri düzenlediğini iddia eder.

    4. ludwig wittgenstein - tractatus logico-philosophicus : analitik felsefede gerçekliğin ve onun hakkındaki bilgimizin kapsamlı bir resmini sunan bir çalışmadır. kitap, tüm bilimsel söylemler için bir mantıksal yapı çizer. dilin ve mantıksal yapısının dünyayı anlama ve temsil etme temel araçları olduğunu savunur. tüm felsefi sorunların dil mantığının yanlış anlaşılmasından kaynaklandığını ve tüm anlamlı önerilerin dünyadaki durumların resimleri olduğunu önerir. kitap, mantıksal olarak konuşulamayan şeylerin hiç konuşulmaması gerektiğini öne süren ünlü "konuşamadığı yerde susmak gerekir" dizesiyle sona ermektedir.

    5. alfred north whitehead, bertrand russell - the principia mathematica :
    matematiğin temellerini ele alan üç ciltlik bir eserdir. matematiksel gerçeklerin tümünün, sembolik mantıkta belirli bir aksiyom ve çıkarım kuralları kümesinden türetildiği bir hedefle yazılmıştır. yazarlar, matematiğin mantığın bir gelişimi olduğunu göstermeyi ve gizli varsayımlardan kaçınmayı amaçlamışlardır. eser, sınıf teorisi, ilişki teorisi ve nicelik teorisi gibi konularını ele almaktadır.

    6. willard van orman quine - word and object : bu felsefi eser, anlamın doğasını ve dil ile gerçeklik arasındaki ilişkiyi inceler. analitik ve sentetik ifadeler arasındaki geleneksel ayrıma meydan okur ve tarafsız bir gözlem dili olasılığına karşı çıkar. kitap, titiz bir analiz yoluyla, dünyayı anlamamızın kullandığımız dilin yapısı tarafından nasıl şekillendirildiğini ele alarak anlambilimin ve dil felsefesinin temellerini sorguluyor.

    7. saul kripke - naming and necessity : bu felsefi çalışma, analitik geleneğin içindeki isimlendirme ve gereklilik teorilerine meydan okur. isimlerin açıklamacı teorisine karşı çıkar; bu teori, bir ismin sadece bir nesneyle ilişkilendirilmiş bir dizi açıklamadan ibaret olduğunu öne sürer. kitap ayrıca, çağdaş dil ve metafizik felsefesini önemli ölçüde etkileyen, kimlik ifadelerinin gerekliliğini ve bilimsel kimliklerin doğasını inceler.

    8. thomas kuhn - the structure of scientific revolutions : bilimsel devrimlerin yapısı, daha çok bilim felsefesi alanına giren sorulara yanıt ararken zorunlu olarak bilimin tarihsel bir süreç olarak nasıl geliştiği ve ne tür koşullarda üretildiği sorularına yanıt aranır. kuhn'un, bilim tarihinin kesintisiz bir bilimsel birikimin sonucu olarak değil; aksine, bilgiyi büyük kesintilere, hatta kopmalara uğratan devrimci dönüşümlerle geliştiğini gösterir. kitap aynı zamanda 'paradigma kayması' terimini popüler hale getirdi ve daha önce kabul edilen bilimin sürekli ilerleyen bir disiplin olduğu görüşüne meydan okudu.

    9. jean paul sartre - being and nothingness : varlık ve hiçlik, varoluşçuluk ve fenomenoloji kavramını inceleyerek insan bilincinin ve varoluşunun derinlemesine bir analizini sunar. yazar, hepimizin esasen özgür eylemlerimizden sorumlu olduğumuzu eylemlerimiz ve başkalarıyla etkileşimlerimiz yoluyla kendi kimliklerimizi inşa ettiğimizi savunuyor. kitap aynı zamanda 'hiçlik' ve 'kötü niyet' fikrini de araştırıyor, bu da sık sık özgürlüğümüzü inkar ettiğimizi ve eylemlerimizin sorumluluğundan saklandığımızı ve bunun da gerçek olmayan bir hayata yol açtığını öne sürüyor.

    10. alfred north whitehead - process and reality : süreç ve gerçeklik metafiziğin derin bir keşfidir ve deneyimin gerçeklerini, nesnelerin doğasını ve zamanın özünü bütünleştiren kapsamlı bir çerçeve sunar. yazar, evrenin statik bir varlıktan ziyade dinamik bir oluş süreci ile karakterize edildiğini savunarak, gerçekliğin temel taşı olarak "süreç" kavramını tanıtıyor. metin, "süreç felsefesi" olarak bilinen karmaşık bir düşünce sisteminin geliştirilmesi yoluyla, birbirine bağlı, sürekli gelişen ve temelde olaylar ve oluşumlar tarafından oluşturulan bir gerçekliği savunarak geleneksel metafizik kavramlara değinmektedir. bu çalışma, hem klasik metafiziğin bir eleştirisi hem de varoluşun içsel ilişkisini vurgulayan yeni bir felsefi anlayış oluşturmaya yönelik bir girişimdir.

    11. a.j. ayer - language, truth, and logic : bu felsefi çalışma, mantıksal pozitivizmin temel taşlarından biridir. metafiziğe sert eleştiriler getirir ve doğrulama ilkesini yalnızca ifadelerin anlamını belirlemede anlamlı bir yol olarak savunur. yazar, ifadelerin yalnızca deneysel olarak doğrulanabilir veya totolojik doğada olmaları durumunda anlamlı olduğunu savunur ve bu nedenle geleneksel felsefenin büyük bir bölümünü anlamsız olarak reddeder.

    12. john dewey - experience and nature : kitap doğa ve deneyimin ayrı varlıklar değil, derinden birbirine bağlı olduğunu savunarak, insan deneyimi ile doğal dünya arasındaki karmaşık ilişkiyi inceliyor. yazar, geleneksel ikiliklere meydan okuyarak ve deneyimin sürekliliğini vurgulayarak, sürekliliği anlamanın insanlık durumunu ve içinde yaşadığımız çevreyi anlamak adına önemli olduğunu öne sürer. metin, mantık, estetik ve etiğin ayrıntılı bir inceleme yoluyla, günlük yaşamın gerçekliğine ve onu şekillendiren doğal süreçlere dayanan bir felsefeyi savunur.

    13. maurice merleau-ponty - phenomenology of perception : algının doğasını ve insan varoluşunu anlamadaki rolünü değinir. yazar, nesnel bilginin geleneksel kavramlarını sorgular ve bunun yerine dünyayı deneyimlemenin temeli olarak algının üstünlüğünü savunur. bedenin ve onun uzay ve zamanla ilişkisini ayrıntılı bir şekilde analiz ederek, metin, öznel deneyimlerin gerçekliğimizi nasıl şekillendirdiğini inceler.

    14. george edward moore - principia ethica : kitap, iyinin nesnelliğini savunan, başka herhangi bir özellik veya kavrama bölünemeyecek basit, tanımlanamaz ve doğal olmayan bir özellik olduğunu belirten felsefi bir çalışmadır. yazar, faydacılık ve hedonizm gibi zamanının hakim etik teorilerini açıklayarak "iyi"yi doğal özellikler açısından tanımlamanın yanlış olduğu fikri olan "natüralist yanılgı"yı ortaya koyuyor. bu kitap, titiz argümantasyonu analitik felsefe ve etiğin gelişimi üzerindeki önemli etkisi ile bilinir.

    15. william james - pragmatism : fikirlerin doğruluğunun nesnel bir gerçekliğe karşılık gelmeleriyle değil, pratik etkileri ve faydalarıyla ölçüldüğünü savunan pragmatik felsefi geleneği üzerine değinen bir çalışmadır. yazar, sabit, mutlak gerçekler kavramı yerine inançların eylem araçları olarak görülmesi gerektiğini ve geçerliliklerinin sorunları çözmedeki deneyimlere rehberlik etmedeki başarılarına bağlı olduğunu öne sürüyor. kitap felsefenin din, metafizik ve bilim dahil olmak üzere çeşitli alanlar üzerindeki etkilerini incelemektedir.

    16. alasdair macıntyre - after virtue : kitap, modern etik teorilerin ahlaki yargılar için tutarlı bir temel sağlayamadığını savunan çağdaş ahlak felsefesinin bir eleştirisidir. yazar ahlakı akıl yoluyla haklı çıkarmaya yönelik aydınlanma projesinin başarısız olduğuna ve ahlaki argümanların kişisel tercih ifadelerine indirgendiği bir duygusallık kültürüne yol açtığına inanmaktadır.

    17. edmund husserl - logical ınvestigations : yazar, bir dizi ayrıntılı çalışma yoluyla anlamın doğasını, bilincin yapısını ve dil ile mantık arasındaki ilişkiyi incelemektedir. yapılan çalışma, düşünme eylemi ile düşüncenin içeriği arasında ayrım yaparak ve yeni bir bilinç biliminin temelini atarak 20. yüzyıl felsefesinde önemli bir figür olarak konumlanmasını sağlamıştır. metin, metodik yaklaşımı ve felsefedeki hem analitik hem de kıtasal gelenekler üzerindeki önemli bir etkiye sahip olmuştur.

    18. edmund husserl - ideas : bu çalışma, fenomenolojinin karmaşık alanını araştırarak, bilinç ile farkındalığının nesneleri arasındaki karmaşık ilişkiyi araştırıyor. yazar, bilincin her zaman bir şeyin bilinci olduğu fikrini temel alan niyetlilik kavramını sistematik olarak açıklar ve fenomenolojik indirgeme yöntemini bilincin temel yapılarını incelemek için bir araç olarak tanıtır.

    19. simone de beauvoir - the second sex : kadınların yalnızca erkeklerle ilişkili olarak bastırıldığını ve tanımlandığını savunarak, tarih boyunca kadınlara yönelik muameleyi ve algıyı araştırıyor. yazar, kadınların toplumdaki, ailedeki, işteki ve kendi kimliklerini yaratmadaki rollerinin ayrıntılı bir analizini sunuyor. 'öteki' kavramını ve bunun kadınları bastırmak için nasıl kullanıldığını tartışırken, aynı zamanda bu baskının biyolojik, psikolojik ve toplumsal etkilerini de inceliyor. kitap, feminist teoride geleneksel kadınlık kavramlarına meydan okuyan ve kadınlar için eşitlik ve özgürlük çağrısında bulunan ufuk açıcı bir metindir.

    20. h. l. a. hart - the concept of law : hukuk kavramı, hart'ın hukuki pozitivizm teorisini (yasaların insanlar tarafından yapılan kurallar olduğu ve hukuk ile ahlak arasında içsel veya zorunlu bir bağlantı olmadığı görüşü) analitik felsefe çerçevesinde sunar. hart, tanımlayıcı bir sosyoloji ve analitik hukuk teorisi sağlamaya çalışır. kitap, hukukun doğası, yasaların kural olup olmadığı ve hukuk ile ahlak arasındaki ilişki gibi bir dizi geleneksel hukuk konusunu ele almaktadır.

    21. gilbert ryle - the concept of mind : bu çalışma, kartezyen zihin ve beden ikiliğine meydan okuyarak, bunun yerine zihnin ayrı bir varlık değil, bir hareket biçimi olduğunu öne sürüyor. yazar, fizikselden farklı olarak geleneksel zihinsel anlayışı eleştirmek için "makinedeki hayalet" kavramını ortaya koyuyor. kitap, zihinsel süreçlerin içsel bir alanda yer almadığını, davranış kalıplarında ve bireylerin sergilediği yetkinliklerde gözlemlenebilir olduğunu vurgulayarak zihin hakkında düşünme şeklimizi yeniden şekillendiriyor.

    22. nelson goodman - fact, fiction, and forecast : kitap geçmiş deneyimlere dayanarak gelecekteki olaylar hakkında tahminlerde bulunma süreci olan tümevarım sorununu incelemektedir. yazar, geleneksel bilimsel hipotez kavramlarına meydan okumak ve tümevarımsal çıkarımlarımızın geçerliliğini sorgulamak için kullanılan bir terim olan "grue" kavramını tanıtıyor. mantığın temellerini, dilin yapısını ve bilimsel akıl yürütmenin doğasını inceleyerek, çevremizdeki dünyayı nasıl anladığımıza ve tahmin ettiğimize dair eleştirel bir bakış açısı sunar.

    23. hans-georg gadamer - truth and method : kitap bilginin yalnızca bilimsel yöntemden türetildiği görüşüne karşı çıkarak insan anlayışının doğasını incelemektedir. gerçeğin ve anlamın tarihsel ve kültürel bağlamlardan ortaya çıktığını öne sürerek, dünyayı anlamamızı şekillendirmede diyalog, dil ve geleneğin önemini vurgular. metin, aydınlanma düşünürlerinin iddia ettiği nesnelliği eleştirerek, yorumun öznel doğasını ve yorumcu ile konu arasındaki etkileşimi kabul eden hermenotik bir yaklaşım önerir. yazar, bu mercek aracılığıyla çeşitli disiplinlerdeki anlayış dinamiklerini inceleyerek geçmiş ve şimdiki anlamların birleştiği ufukların kaynaşmasını savunmaktadır.

    24. derek parfit - reasons and persons : kitap geleneksel kişisel çıkar, rasyonellik ve etik kavramlarına vurgu yaparak bu kavramlara ilişkin geleneksel anlayışımızın derinden hatalı olduğunu savunur. yazar, kişisel kimliğin sınırlarının düşündüğümüzden daha az net olduğunu ahlaki sorumluluk ve gelecek nesillerin etiği için derin etkilere yol açtığını öne sürüyor.

    25. bertrand russell - the problems of philosophy : bu kitap, gerçeklik, varoluş, bilgi, özgürlük ve etik gibi konuları tartışarak felsefenin temel konularına bir giriş niteliğindedir. eleştirel düşünmeyi ve şüpheciliği teşvik etmeyi, okuyucuları kendi inançlarını ve çevrelerindeki dünyayı sorgulamaya teşvik etmeyi amaçlar. yazar, karmaşık felsefi kavramları açıklamak için açık ve erişilebilir bir dil kullanır ve bu da onu felsefeye yeni başlayanlar için ideal bir başlangıç noktası haline getirir.

    26.willard van orman quine - from a logical point of view : kitap, mantık felsefesini ve bilim metodolojisini inceleyen dokuz denemeden oluşan bir koleksiyondur. yazar, dil ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi eleştirel bir şekilde inceliyor, analitik ve sentetik ifadeler arasındaki ayrıma değinerek bilimsel teorilerin ampirik içeriğine bütüncül bir yaklaşımı savunuyor. çalışma, titiz analiz ve argümantasyon yoluyla, epistemoloji ve dil felsefesindeki temel soruları araştırarak kavramların doğası, bilimsel teorilerin yapısı ve bilgimizin sınırlamaları hakkında görüşler sunar.

    27. karl popper - the logic of scientific discovery : bu kitap, bilim felsefesinde geleneksel tümevarımsal akıl yürütmeyi vurgulayan bilimsel keşif için bir metodoloji öneren önemli bir çalışmadır. yazar, bilimsel teorilerin hiçbir zaman kesin olarak kanıtlanamayacağını, ancak yalnızca ampirik testlerle doğrulanabileceğini veya yanlışlanabileceğini savunuyor. yanlışlanabilirlik kavramını, bilimsel teorileri bilimsel olmayanlardan ayırt etmek için temel kriter olarak tanıtıyor. kitap ayrıca bilimsel uygulamada tümevarım, sınır belirleme ve teori ile gözlem arasındaki ilişki sorunlarını da incelemektedir.
  • kaza yaptığında hidrolik prese giren kuş grubu arabalarının zamanında passat parasına satılmış olması. ikame yasaları sayesinde ülkede yabancı arabaya ulaşımın imkansıza yakın olması. bu yasadan kore'de yararlanan hyundai şirketinin uzaya uydu gönderebilmesi. koç grubunun cep telefonunda gelecek yok diye girmemesi.
  • yazıcılar ile ilgili çift taraflı baskı alma olayını yeni fark ettim. ofisteki her iki farklı markaya ait yazıcıda da denedim ve çalışıyor. yani en dandik yazıcının bile çift taraflı baskı alma özelliği var arkadaşlar… benim gibi durumun farkında değilseniz şimdi sizinle nasıl yapacağınızı paylaşıyorum.

    1- klasik bir şekilde çıktı almak istediğimiz belgeyi yazdır diyoruz.

    2- daha fazla ayar kısmına tıklayıp “iki taraflı” seçeneğini aktif ediyoruz ve “kısa kenar” diyoruz.

    3- bilgisayar çıktıyı yazıcıya gönderecek. ve yazdırma işlemi tamamlanacak.

    4- daha sonra yazdırılan sayfaları yukarıdan alıyoruz. hiç bir şekilde sayfaların yerini değiştirmeden baskılı olan yüz aşağı bakacak şekilde tekrar kâğıt tepsisine koyuyoruz.

    (anlamadıysanız merak etmeyin. yazıcınız sizi yönlendiriyor. her marka yazıcı, ekrana şu şekilde bir bilgi notu koyuyor.)

    5- ardından tamam diyoruz. kalan sayfaları da yazdırıyor.

    ben bu çift taraflı baskı özelliğini kağıdı ters düz eden profesyonel yazıcılarda olduğunu sanıyordum. ancak fotokopi özelliği dahi olmayan yazıcımda bile varmış. sadece kağıdı sizin çevirmeniz gerekiyor o kadar.

    bence iyi bilgi. hem kağıt tasarrufu hem de tek yüzey çıktı alıp kağıt kalabalığını önlüyor.
78 entry daha
hesabın var mı? giriş yap